16 Aralık 2011 Cuma

Ergen Türk Kızı

Şöyle mini mini bi değerlendirme yapacağım efenim. Değerlendirmem bütün ergen Türk kızlarını kapsamamakla beraber sadece çoğunluğa binaen yazılmıştır. vay lan harika cümle kurdum ahah.
Dış görünüşten başlayalım istiyorum. Marka takılmayı, dikkat çekmeyi sever. Erkeklerin çaktırmadan bakmasını ister. Çaktırmadan diyorum çakarlarsa ”üüüh kıro ya bak, hayvan vb.” tepkiler verirler. Lan sen de istiyosun bakmasını yeme beni. Modayı kesinlikle takip ederler. Giyinme tarzları tamamen sürü psikolojisine dayanır.
Ruh yapısını ve sosyal yaşantıyı ele alalım biraz da. Entel gibi görünmeye çalışır. Beceremez ama çalışır. Katy Perry, Justin Timberlake, Taylor Swift dinler. Romantik komedilere bayılır. Sevgilisiyle birlikte romantik komedi filmi çekiyormuşçasına yaşamak ister. Başaramayınca suçu sevgiliye atar. 
Aşk, sevgi bunlardan bahseder. Aşık olmadığım kişiyle çıkmam der. Ama sadece dış görünüşünü beğendiği kişilere aşık olur. Kısa bir süre sonra sıkılır, başka birisini bulur. Bir başka sevgiliden diğer sevgiliye geçme aşamasında sosyal paylaşım sitelerinde sürekli yalnızlığı öne çıkaran şarkı sözleri yazar. Aşk onlar için kutsaldır güya.
Şimdilik bu kadar söyleyeceklerim. Bütün kızlar alınmasın ama büyük çoğunluğu sanırım böyle. :/

Ben bunu aylar önce tumblr'a yazmışım lan eheh. acayip dolmuşum ashfasjklfs.

Mecburen

Nefes almak mecburen,
Uyumak mecburen,
Uyanmak mecburen,
Okula gitmek mecburen,
İşe gitmek mecburen,
Giyinmek mecburen,
Tuvalete gitmek mecburen,
Sevmek mecburen,
Yemek mecburen,
Duş almak mecburen,
Saçını kestirmek mecburen,
Tıraş olmak mecburen,
Araba kullanmak mecburen,
Durmak mecburen,
İçki içmek mecburen,
Sıkılmak mecburen,
Yorulmak mecburen,
Barınmak mecburen,
Aşk mecburen,
Konuşmak mecburen,
Gülmek mecburen,
Güldürmek mecburen,
Ağlamak mecburen,
Ağlatmak mecburen,
Saçlarını toplamak mecburen,
Kaşlarını aldırmak mecburen,
Heyecanlanmak mecburen,
Korkmak mecburen,
Sinirlenmek mecburen,
Hırs mecburen,
Düşünmek mecburen,
Kıskanmak mecburen,
Kıskandırmak mecburen,
İstemek mecburen,
Arzu mecburen,
Haz mecburen,
Yazmak mecburen,
Sindirmek mecburen,
Sindirilmek mecburen,
Hile mecburen,
Dolandırmak mecburen,
Dolandırılmak mecburen, 
Başarı mecburen,
Başarısızlık mecburen,
Yalan söylemek mecburen,
Kandırmak mecburen,
Kandırılmak mecburen,
Sarhoş olmak mecburen,
Kavga etmek mecburen,
Eleştirmek mecburen,
Eleştirilmek mecburen,
Dedikodu yapmak mecburen,
Hoşlanmak mecburen,
Nefret etmek mecburen,
Savaşmak mecburen,
Kazanmak mecburen,
Kaybetmek mecburen,

Mecburiyetten...

10 Aralık 2011 Cumartesi

Limonlu Soda İncelemesi

1-Akmina C-Plus


Görüp görebileceğim en iyi soda kendisi hacılar. Limon tadının tam karşılığını alamasanız bile ona yakın bir tat alıyorsunuz. Fakat pipetle içmenizi tavsiye derim. Zira şişeden midir nedendir bilinmez pipetsiz içerken tadı açık bir şekilde bozuluyor. Gel gelelim şişenin tasarımı da oldukça hoş. İçerken size ayrı bir güven veriyor. Fiyat bakımından ise biraz pahalı. Genelde 1 Lira civarında satılıyor.

2- Sırma C Plus
Sırma'da ise limon tadı tam anlamıyla alınıyor. Gerçekten ev yapımı tadında. Ne içtiğinizi kesin bir şekilde anlıyorsunuz. Fakat tek handikabı aşırı doğal olması. Bu kadar doğallık damak zevkinize ters gelebilir. Şahsen benim öyle oluyor. Şişe yapısına gelince, klasik koyu yeşil şişelerde satılıyor. Burası da eleştireceğim bir nokta zira koyu yeşil ile sodanın rengi olan sarı, birleşince ortaya iğrenç bir renk çıkıyor. Bu da sodanın albenisini düşürüyor tabi. Fiyatı ise Akmina ile aynı.

3- Uludağ Frutti (Limon)


Uludağ Frutti ise içlerindeki en fiyasko olanı. Gerek şişe tasarımı gerekse tadı bakımından. Öncelikle şişe tasarımı ergonomik açıdan tatmin edici olsa da grafik tasarımı açısından berbat. Frutti nedir abi bi kere? Bu sebepten ötürü toplum içinde içmenizi fazla önermiyorum. Tadına gelince; kabul edilebilir düzeyde fakat bu demek değildir ki mükemmel. Vasatın üstü diyebiliriz kısaca. Fiyat açısından ise en uygun olanı. 75 kuruş.


Eğer siz de denememi önerdiğiniz bir marka biliyorsanız, çekinmeyin paylaşın. Haydi kalın sağlıcakla.

9 Ekim 2011 Pazar

Fok Balıkları

Sevgili bunu okuyacak maksimum 15 kişi sizi seviyorum lan valla bak. Canım acayip yazı yazmak istedi, bu yüzden de burada fütursuzca, aklıma ne gelirse yazıcam. Biraz düşüneyim.
Heh, mesela yalnızlık. Yalnızlık iyi şey lan duygusal anlamda tabi. Bi şeyi kontrol etme duygusu yok, o ağırlık yok. Şöyle olursa böyle olur korkusu yok. Yok oğlu yok. Cinselliği de elinizle hallediyorsunuz zaten amk.

Neyse size çevremdeki ergen Türk kızlarını betimlemek istıyorum biraz da. Bugün mesela maksimum 17 yaşında ergen Türk kızını boyu kadar topuklu ayakkabıyla gördüm. Bre angut o ayakkabı ne öyle topuğuyla kendini mi tahrik ediyorsun? Amk böyle kötü tablo yok lan hayatta. Bir tiksindim bir tiksindim.

He bi de kantinlerde özellikle dişiliklerini kullanıp ''yeaa bunlar nasıl olsa bana dayamamak için kenara çekilirler'' diyip sırada öne geçen kızlar var ya onlara da dayama kararı aldım ben. Bilmem siz ne düşünürsünüz? Ulan adam gibi bekle işte sıranda yavşak ne diye götünü önüme sokuyorsun?

Bi de okulun en meydanındaki koltuklara oturup götünü başını açanlar var. Bilerek yapıyor ibneler bunu. Egolarını tatmin ediyor yavşaklar. Ulan gösteriyorsun da madem bakınca niye ayıplıyorsun? Neden bu masum kalpleri kırıyorsun? Neden ulan neden? :(

Neyse amk hevesimi aldım ben velhasıl kelam fok balıkları çok yalnız :(

9 Ağustos 2011 Salı

Leyla ile Mecnun Olmak




Bu dizi için Türkiye’de gelmiş geçmiş en iyi  ”Komedi” dizisi diyebiliriz. Başlık neden ”Leyla ile Mecnun olmak” peki?
Bu diziyi izlemek için ”Leyla olmak, Mecnun olmak, İsmail olmak, Erdal olmak, İskender olmak, Arda olmak…” gerekir. Çünkü hepsinin yaşadıklarını biz gerçek hayatımızda yaşıyoruz. Mahallemizde mutlaka bir ”İsmail” vardır. İşsiz, sürekli kahvede takılan. Ama herkesin sevdiği… ”Mecnun” vardır. Okulu 10 senede bitiren, mahallenin abisi, zengin bir kıza aşık olan ve onun için her şeyi yapan. ”İskender” vardır. Mahallenin babasıdır. Herkese nasihat verir ama oğluna söz geçiremez.”Erdal” vardır. Mahallemizin sevimli ama konuşunca sevimsiz esnafı. ”Pakize” vardır. Mahallemizin cırcırı. Sürekli gün, düğün kovalayan teyzesi. Oğlunu evlendirmek için her şeyi yapan… ”Arda” vardır. Mahallemizin zengin p*çi. Herkese babasının aldığı hediyelerle hava atan. Televizyonda gördüğümüz her şeyi ilk o almıştır. ”Kamil” vardır. Sürekli mahalle maçlarında yedek bekletilen. Maçlara sadece su taşımak için çağırılan… Bence diziyi izlenebilir kılan şey de bu. Her birimizin yaşadığı şeyleri ilk defa bu denli televizyonda izliyoruz.  
Reyting kaygısı olmayan, sadece izleyici ile buluşmak için yapılmış bir dizi ”Leyla ile Mecnun”. Çünkü onlar ”Güçlü olmak istemiyorlar ki.”
Belki de ”Leyla ile Mecnun’u” diğer dizilerden ayıran en önemli özelliklerinden biri  mükemmel üçlemenin sahibi ”Onur Ünlü” gibi bir yönetmene sahip olması… Hiç bir dizide görmediğimiz sahneler Onur Ünlü sayesinde karşımıza çıktı. ”Flashback, slowmotion” Türk dizilerinde görmediğimiz kalitede çekimler. Senaryosunu yazan Burak Aksak’a ne diyeceğiz peki? Türk dizilerine her bölümde atmış olduğu tokatlar?? Türk dizileri ile her bölüm makara geçmek?? İşte bize bu yüzden farklı geliyor ”Leyla ile Mecnun”. Türk dizilerinde klişe haline gelmiş her şey ile dalga geçilen başka bir dizi bilmiyorum ben.

Nedir o klişe haline gelmiş olaylar? 1- Kızımız evden kaçar, kapıyı açar ”Taksiiiii” hemen taksi durur ve basar giderler. Arkasından çocuk koşar, ”Heeey taksi” diye bağırır ardından ikinci taksi gelir ve çocuk peşinden gider. ”Leyla ile Mecnun” da ne var peki? Leyla taksiye atlar gider, Mecnun arkasından ”Taksiii” diye bağırır. Ardından taksi gelmez haliyle. Mecnun ”Eee böyle olmuyor muydu filmlerde?” 2- Kötü adamlar… Evet her dizide olduğu gibi ”Leyla ile Mecnun” da kötü adamlar var. Ama dizi farklı diyoruz ya, kötü adamları bile farklı. Kötü olmayı beceremeyen kötü adamlar…Kendine has replikleri ise ”Leyla ile Mecnun” dizisinin doruk noktasıdır. Mecnun ve İsmail abinin denize karşı aralarında 100 metre mesafe olmasına rağmen bağıra bağıra konuşması. (kare çok güzel olmasından ötürü, sürekli uzak çekim yapılması ayrı bir not tabii ki.) Repliklerde, ”Hacı, Hafız, Naptın, Neeemişşş” gibi sokak dilinde kullandığımız kelimelerin olması. İskender’in sürekli arabayı itmesi, Mecnun’un sürekli isyan etmesi, konuşma tarzı, ”Ya Erdal abi Allah’ın adını verdim sus.” demesi, İsmail’in lugatımıza ”Senin ağzından çıkanla kulağının duyduğunun bir olmadığını ne zaman anlıcaksın Erdal abi?, Laaapppsss, nam nam nam” gibi sözcükler katması, Erdal’ın sürekli mantıksız konusup sonunda haklı çıkması ardından ”Ben söylemiştim.” demesi… Yavuz’un sürekli ”Sikender abi ben öyle bir insan mıyım??” demesi  ve aklıma gelmeyen bir ton farklı olay ”Leyla ile Mecnun” u diğer dizilerden farklı kılıyor. (Ne kadar çok ”farklı”  kullandım. İşte bu dizi böyle bir dizi. )
Eğer hala izlemeye başlamamış arkadaşlar varsa lütfen daha fazla geç kalmasınlar. Günün sonunda mutlu uyumak istiyorsanız eğer, ”Leyla ile Mecnun” sizin için sunulmuş mükemmel bir hediye. Ben Türk dizileri izlememe geleneğimi ”Ezel” ile başlatıp, ”Leyla ile Mecnun” ile devam ettiriyorum. O kadar farklı boyutlara geldi ki bu sevgi, artık ”Sevgili ile buluşma günü” olarak bekliyoruz.
Ama Leyla ile Mecnun’un tadında biteceğine eminim. Çünkü böyle mükemmel bir diziye bu yakışır.
İlk defa internet ortamında bir yazımı paylaşıyorum, hem de küfürsüz. Bu ”ilk” olayın ”Leyla ile Mecnun” olması daha büyük bir olay benim için. Yarım yamalak anlatmış olabilirim, belki en önemli yerlerini yazmamış olabilirim kusura bakmayın. Ama bu yazıyı sadece önsöz olarak görün, okumayın hatta. Bir Türk dizisi için bu kadar uzun yazı yazdığımı görün ve onun için izleyin, izlettirin. 
 Sonuç olarak ;
”Bölüm sonunda Mecnun’un rüyasından taşan o mikro-hıdıbıdı gibi, her bölümden sonra yüreğimin kumbarasına bir koca tebessüm daha bırakıyor Leyla ile Mecnun. İşte tam da bu yüzden öyle hoş geldi, öyle sefalar getirdi ki… Gönlümüz neşelendi..”